31.01.2011

Allah Rasulü'nün Hoşlanmadığı Davranışlar



Allah Rasulü'nün Hoşlanmadığı Davranışlar

Allah Resulü (sav) bir kimsenin, kendisini arkadaşlarından farklı görmesini sevmezdi. Bir sefer esnasında ashabına koyun kesip pişirmelerini emretmişti. Ashabından biri; "Ya Resulullah, onu ben keseyim" dedi. Başka biri; "Ya Resulullah, yüzmesi de benim vazifem olsun" dedi. Bir başkası da; "Ya Resulullah, pişirmesi de bana ait olsun" dedi.

Resul-i Ekrem Efendimiz de: "O hâlde odunu toplamak da bana ait olsun" buyurdu. Sahabeler; "Ya Resulullah! Biz onu da yaparız, senin çalışmana gerek yok" dedilerse de Peygamberimiz:"Sizin benim işimi de yapabileceğinizi biliyorum. Fakat ben, size göre imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allah Teâlâ kulunun, arkadaşları arasında imtiyazlı durumda olmasını sevmez" buyurdu.

Mısır'ın gidişatı ve Gannuşi'nin Tunus'a dönüşü

                                                                    Hakan Albayrak
                                                                 halbayrak@yahoo.com
                                                                31 Ocak 2011 Pazartesi





Mısır'ın gidişatı ve Gannuşi'nin Tunus'a dönüşü
Mısır sokaklarından yükselen "Yeter!" nidası ayyuka çıktı, fakat Hüsnü Mübarek firavunlukta diretiyor. Şimdi de Ömer Süleyman'ı başkan yardımcılığına getirmiş, halef ilan etmiş. 'Ben gitsem de kahpe düzenimin çarkı dönmeye devam edecek' diyor adeta. Millete meydan okuyor.

28.01.2011

Çok Güzel Gül Gifleri


Beyoğlun'da 17 Yıllık Plan

Yaşam alanlarını tamamen eğlence merkezlerine çevirecek doğrultuda hazırlanan  plan tamamlanıp  yayınlandı. Yukarıdaki resimde  gözüktüğü gibi artık bu bölgelerde oturmak gerçekten zorlaşacak.Tamamen sosyal dokuyu değiştirecek plan gelecek açısından sorunlar oluşturacak gibi gözüküyor.Sorunlu gözüken planın bu bölgelerdeki bina sahipleri ve stklar tarafındanda değerlendirilmesi gerekiyor.




27.01.2011

Kuran'da Haber Verilen Konuşan Karıncalar

1400 yıl önce Peygamber Efendimize (asm) indirilen Kuranın Allah'ın kelamı olduğunu ispatlayan pek çok mucizevi özelliği var. Bu özelliklerden biri, ancak 20. ve 21. yüzyıl teknolojisiyle eriştiğimiz bazı bilimsel gerçeklerin 1400 yıl önce Kur’an'da bildirilmiş olması. Ses teknolojisindeki gelişmeler sayesinde, karıncaların kendi aralarında konuştuğunun bilim adamları tarafından keşfedilmesi de bunlardan biri.
Karıncaların bu özelliğine dikkat çekilen Kur’an ayeti şöyle: “Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi karınca dedi ki: "Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesin." (Neml Suresi, 18) 

      http://www.haber7.com/haber/20110127/Kuranda-haber-verilen-konusan-karincalar.php
Görüntülenme: 

26.01.2011

Hizbullah Devleti

                                                                     İbrahim Karagül
                                                               ikaragul@yenisafak.com.tr
                                                                26 Ocak 2011 Çarşamba


Hizbullah devleti!

Ne diyeceğiz şimdi? "Lübnan terör devleti" mi diyeceğiz? ABD ve müttefiklerinin terör algısına bakılırsa öyle diyeceğiz. Bölgenin dinamiklerine bakıp, kitlelerin sesine kulak verirsek Lübnan'da Lübnanlılar'ın devleti var, Lübnanlılar'ın hükümeti kuruluyor diyeceğiz. Elbette ikincisi doğru ve elbette doğruya inanacağız. Elbette, terör kartı ve terör söylemini bir tür güvenlik projesi olarak kullananların, bölgeye yönelik ayrıştırıcı-çatıştırıcı projelerini bu kart üzerinden yürütenlerin tuzağına düşmeyeceğiz.

21.01.2011

PATANİ'DE MÜSLÜMANLARA UYGULANAN VAHŞET

PATANİ'DE DEHŞETE DÜŞÜREN KARELER
Geçtiğimiz haftalarda dehşet dolu fotoğrafları yayınladığımız Patani'deki dünkü katliam gibi saldırıda 5 Müslüman daha yaşamını yitirdi. Patani'nin Müslüman halkı kardeşlerinin yardımını bekliyor.
Tayland'ın güneyinde  işgali altındaki Patani topraklarında düzenlenen dünkü katliam gibi saldırılarda beş müslüman daha hayatını kaybetti. Taylandlı polis yetkililerince yapılan açıklamada, ülkenin güneyindeki Yala kentinde, 26 yaşındaki Müslüman bir gencin motosikletiyle evine giderken yolda silahlı kişilerce açılan ateş sonucu öldüğü belirtildi.

Peygamberin gençleri

Peygamberin gençleri

Metin KARABAŞOĞLU  www.karakalem.net

GENÇLİK DEYİNCE akla hemen ‘sorun’ kelimesini getirmek; gençliği ‘sorunları’ ile tanımlamak, herhalde bir modern zamanlar hastalığı. Halbuki bu algının içindeki bir harf eksilse, daha doğrusu fazladan eklenmiş bir harf kaldırılsa, gençliğe dair daha sahih bir tanıma kavuşulmuş olacak.
‘Sorun’ değil, ‘soru’dur gençliği asıl tanımlayan. ‘Sorun’ gibi görünen tarafı da bu sebeptendir. Yaşı daha ileri olanlar dönüp bir kere daha sorgulama ihtiyacı hissetmeksizin mutad bir akış üzere hayatlarına devam ederken, genç soru sorar. Âlemlerin Rabbi, onun bunun etkisinde kalmadan sırf kendi iradesiyle O’nu Rab olarak bilsin; ‘taklidiyle’ değil, ‘tahkikiyle’ Rabbini tanıyıp yalnız ve ancak O’na ibadet edebilsin diye, sormayı ve sorgulamayı ilham eder gençlere. Çocukluktan gençliğe geçerken, her insanın neredeyse ‘elinde olmadan,’ ‘kaçınılmaz bir şekilde’ soru soruyor, hazır cevaplara ise itiraz yöneltiyor olması bu sebeptendir.
Sorusu olan, ikna edici cevaba ulaştığında ancak sükûn bulur, dingin bir ruh iklimine kavuşur. Bu bakımdan, genç deyince akla gelen ‘sorun’lar da, gencin sorduğu ‘soru’ya hâlâ cevap arıyor olduğunun, henüz aradığı tam cevabı bulamadığının işaretidir.

20.01.2011

Hz.Mevlanın 7 öğüdü

                               MEVLANA HAZRETLERİNİN 7 ÖĞÜDÜ



19.01.2011

Osmanlı Donanması

Osmanlı Donanması
Osmanlı zamanında, Bizans donanması ile Osmanlı donanması savaşacaklar. Bizans 10 gemilik muhteşem bir donanma hazırlar ve denize açılır. Donanmanın başında Andropolos vardır. Andropolos en öndeki geminin burcunda elleri göğsünde heybetli bir heykel gibi durmaktadır ve hemen arkasında yaverleri vardır. Hep birlikte Osmanlı donanmasını beklemektedirler. Yukarıdan gözcü bağırır:
"Komutanım, Osmanlı donanması 3 gemiyle göründü".

SAĞIRIN HASTA ZİYARETİ

SAĞIRIN HASTA ZİYARETİ
İyi kalpli sağır adam, bir gün komşusunun hasta olduğunu öğrenir. Kendi kendine:
-Komşum hastalanmış, onun ziyaretini yapmam, hal ve hatırını sormam lazım. Ama ben sağır bir adamım, o da hasta, sesi çıkmaz. Zaten hastaya malum şeyler sorulur, malum cevaplar alınır.

Sen Ford Minibüs Bilirmisin....?

Sen Ford Minibüs Bilirmisin....?

--------------------------------------------------------------------------------

Adamin birisi sehirlerarasi yolcu tasimaciliginda kullanmak üzereFord
minibüs satin alir. Ilk sefere çikacagi gün çok heyecanlidir.Yolculari
tepelemeye doldurur ve yola çikar. Fakat minibüsü öyle hizli
kullanmaktadir ki minibüsün en arka koltugunda oturan 60 yaslarinda bir
ihtiyar amca soföre:

Hem Aglar Hem Giderim

Hem Aglar Hem Giderim


Bir köylü kizini kocaya vermisler... Kiz gelin giderken aglamaya baslamis...
Babasi kizinin agladigini görünce, üzülmüs ve :

Mezarcı

Mezarcı

Diktatör bir akşam meyhaneden içeri girer.Tezgahtara yaklaşır.Hafif içkili bir sarhoşun yanına çöker.Oradan buradan konuşurlarken sorar :
-Böyle hergün içmek için ne kadar kazanıyorsun?

VAMPİR TEMEL

TEMEL VAMPİR
Bir İngiliz vampir, bir Fransız vampir, bir de Temel vampir
Uçakta gidiyorlarmış. Bir sure sonra İngiliz vampir aralarından ayrılmış, aşağılara dalmis. Bir sure sonra geri gelmiş ki, ağzı yüzü kan içinde.
Sormuşlar: - Ne oldu, nereye gittin?
İngiliz vampir : - şu aşağıdaki beyaz evi gördünüz mü?
Cevap:- Gördük.

Ressam

 RESSAM

Hindistan da çok ünlü bir ressam varmış... Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş... Ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısa da;kısaca Ranga Guru derlermiş... Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş... Ranga Guru ise;

Toyota Kriko

 Toyota Kriko

Japon"un biri Rize"de bir kahveye girmis ve herkese kafa tutmus:
- Var mi aranizda delikanli, varsa ciksin disari!
Tahmin edeceginiz uzere Temel kapiya dogru yurumus.
- Cikiyorum ulan, gorelim bakalim erkekligini!

Ateist Adam

ateist adam

--------------------------------------------------------------------------------

Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş.
Aniden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve adamı kovalamaya başlamış.
Adam var gücüyle kaçıyormuş ama ayı da yaklaşmaktaymış.
Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı takılmış, ayı adamın üzerine atlayıp pençesini kaldırmış.
Tam vurmaya hazırlanırken adam, 'allahıııım' diye bağırmış.
Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş, orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlamış.
Derinden gelen ilahi bir ses adama:

Meşhur İlahi Sözleri 4

TALAAL BEDRU ALEYNA
Talaal bedru aleyna
Min seniyyatil veda-î
Vecebeş şükrü aleyna
Ma deâ lillahi da’
Eyyühel meb’usü fîna
Ci’te bil emril muta’
Ci’te şerreftel Medine
Merhaben ya hayra da’
Kad lebisna sevbe izin
Ba’de esvabir rika
Verefa’na sedye mecdin
Ba’de eyyamiddiya
Ente şemsun ente bedrun
Ente nurun ala nur
Ente misbahussüreyya
Ya habibi ya rasul…
** * * * * * * * **

Meşhur İlahi Sözleri 3

Bir gece


Ondört asır evvel yine böyle bir geceydi

Kumdan ayın ondördü bir öksüz çıkıverdi!

Lakin o ne hüsrandır ki: Hissetmedi gözler

Kaç bin senedir halbuki, bekleşmedelerdi

TABUT

TABUT

Tahtadan yapılmış bir uzun kutu:
Baş tarafı geniş ayak ucu dar.
Çakanlar bilir ki, bu boş tabutu,
Yarın kendileri dolduracaklar.

SARAYIN EKSİĞİ

SARAYIN EKSİĞİ

Vaktiyle padişahın biri fevkalâde güzel ve ihtişamlı bir saray yaptırmış; vekil ve vezirlerini de çağırtıp şöyle bir gezdirdikten sonra fikirlerini sormuş. Hepsi de;

Satılık Köpek Yavruları...

Satılık Köpek Yavruları...

--------------------------------------------------------------------------------

"Satılık Köpek Yavruları" ilanının hemen altında küçük bir çocuğun bası gözüktü ve çocuk dükkân sahibine sordu:

- Köpek yavrularını kaça satıyorsunuz?

Çocuğun Meleği

Çocuğun Meleği

   Doğucak çocuk doğumdan bir gün önce Allah ile görüşür. Bebek;

- Allahım Dünya'ya gideceğim ve orada ne yapacağımı bilmiyorum.

- Ben senin için bir melek yarattım ve o seninle ilgilenecek.

Nereden geldiğini asla unutma!

Nereden geldiğini asla unutma!

--------------------------------------------------------------------------------

Bir zamanlar Ayaz adlı bir köle varmış. Takdir bu ya, köle bir gün Sultan Mahmud'un kölesi olmuş. Sultan, köleyi taşıdığı asil karakteri sebebiyle çok sevmiş. Derken Sultan'ın öylesine itimadını kazanmış ki, bütün sultanlığın haznedârı tayin edilmiş ve en kıymetli ve zarif mücevherler, taşlar ona emanet edilir olmuş.

Harun Reşid ile ihtiyar

Harun Reşid ile ihtiyar

Harun Reşit veziri ile birlikte tedbil-i kıyafet dolaşırken bahçesinde hurma fidanları diken bir ihtiyar görür. Selam verip yanına yaklaşır ve aralarında şu konuşma geçer:

Ölü Kadın, Mezarda Çocuk Doğurdu

Ölü Kadın, Mezarda Çocuk Doğurdu

--------------------------------------------------------------------------------

(iSTANBUL KULEDİBİNDE MÜEYYİTZADE CAMİİ )

O bir Osmanlı askeriydi. Bütün diğerleri gibi, düğüne gidercesine koşardı cenk meydanına... Din için, Devlet için, bayrak için kâfirle vuruşmak, sonra da gazilik yahut şehitlik rütbesine erişmek, onun nazarında en ulvi gayelerdi.

Niçin Sağır Dendi

...."Niçin sağır dendi?

Allah'ın yüce kerem sahibi bir kuluydu. Horasan beldesinde dünyaya gelmişti. Asıl adı Hatem b. Unvan olmasına rağmen kendisi daha çok Hâtem-i Esamm diye bilinir. Esamm, kulağı duymaz ve sağır manalarına gelir. Kendisine Esamm denmesinin sebebi şudur:

Baban Gelirse, Beni Çağır Oğul

Baban Gelirse, Beni Çağır Oğul

--------------------------------------------------------------------------------

Kızılca kıyametin koptuğu günlerdi.
Adına “Çanakkale” denen destanı yazacak koç yiğitler, dilde Allahü Ekber, niyetlerde zafer ile düşmüşlerdi cephe yollarına. Vatan ki, emanetti anadan babadan; vatan ki korunmalıydı hain düşmandan.

Bunda da bir hayır var

Hayır var


Bir zamanlar Afrika'daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan iitbaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü.
Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:

Tenkitçi

Tenkitçi


Adamin biri her seyi tenkit edermis. Bir gün de bir resimi tenkit etmis. Yanindakilerinden biri ise kendisine: "Senin hiç bu kadar

18.01.2011

Hazret-i Mevlâna oğluna der ki:

Hazret-i Mevlâna oğluna der ki:

Ey Bahâeddin! Eğer dâimâ Cennette olmak istersen, herkesle dost ol. Hiç kimsenin kînini yüreğinde tutma! Merhem ve mum gibi ol! İğne gibi olma! Eğer hiç kimseden sana fenâlık gelmesini istemezsen fenâ söyleyici, fenâ öğretici, fenâ düşünceli olma! Çünkü bir adamı dostlukla anarsan, dâimâ ...sevinç içinde olursun. İşte o sevinç Cennetin tâ kendisidir. Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan, dâimâ üzüntü içinde olursun. İşte bu gam da Cehennemin ta kendisidir.

Gençler İçin Strateji Kartları

Gençler İçin Strateji Kartları

KARIŞIK RESİMLER

KARIŞIK RESİMLER

İmam-i TİRMİZİ/İslam Büyükleri

İmam-i TİRMİZİ
(H. 200-279) 824-892

Islâm dünyasinin sekiz büyük hadis bilgininden birisi. Tam adi, Ebu Isa Muhammed bin Isa bin Sevre bin Musa bir Dahhak el-Tirmizî'dir. Kütüb-i sitte olarak anilan en güvenilir alti hadis derlemesinden birinin sahibidir. Dördüncü Müslüman kusak (etbau etbau't-tabiin), içinde yer alir. Hadis ilminde en yüksek dereceye ulasanlara özgü olan "Hafiz" ünvanina sahip ender kisilerdendir.

Tirmizî'nin dogum yeri ve yili konusunda farkli rivayetler vardir. Buna göre Tirmizî ya da Mekke'de 200 (815), 206 (821) veya 209 (824) yilinda dogdu; Tirmizî'de 270 (883), 275 (888) ya da büyük ihtimalle 279 (892) yilinda öldü.

Imam-i NESÂÎ /İslam Büyükleri

Imam-i NESÂÎ
(H. 214-303) 826-915

Kütüb-ü sitte adi verilen hadis mecmualarinin besincisinin müellifi. Ahmed b. Suayb b. Ali b. Bahr b.

Sinân b. Dinar (Ebu Abdi'r-Rahman) Horasan'da Nesâ denilen sehirde dünyaya gelmistir (el-Cezerî, el-Lübâb fi Tehzîbil-Ensâb, III, 306).

Dogum tarihinin 214 veya 215 Hicri yilinda oldugu konusunda ihtilâf vardir. Imam Suyûtî, Hüsnül-Muhadara isimli eserinde (I,197) dogum tarihini Hicri 225 olarak gösterir.

Nesâî on bes yasinda iken, küçük yasinda basladigi tahsilini, hadis ögrenmeye yöneltmistir. Ilk hadis derslerini, muammerinden olan, Enes b. Malik (r.a) de dahil pek çok Hadis otoritesine talebelik yapmis olan büyük muhaddis Kuteybe b. Saîd'den aldi. Bu zatin yaninda kaldigi bir yil iki aylik sürenin feyzini ömrü boyunca tasidi.

İmâm Müslim Hazretleri /İslam Büyükleri

İmam-ı Müslim

Hadis âlimlerinin en üstünlerinden olup, Kütüb-i Sitte adıyla bilinen meşhur altı hadis kitabından ikincisinin yani Sahih-i Müslim’in müellifidir. İsmi, Müslim bin Haccâc bin Müslim el-Kuşeyri en-Nişaburi, künyesi Ebul-Hüseyin’dir. 821 (H.206) senesinde Nişabur’da doğdu. 875 (H.261) tarihinde burada vefat etti. Nişabur’un bir mahallesi olan Nasrâbad’da defnedildi. Büyük hadis imamlarından olup, Arapların Beni Kuşeyr kabilesine mensuptur.

EBU DÂVUD/İslam Büyükleri

EBU DÂVUD

(202/817-275/888)
Kütüb-i Sitte adi verilen büyük hadis mecmuâlarinin Buhâri ve Müslim'den sonra gelen Sünen'in müellifi olan büyük muhaddis.

"Imam", "Seyhu's-Sünne", "Mukaddemu'l-Huffâz" ve "Muhaddisu'l-Basra" gibi ünvanlara sahip olan Ebû Dâvûd, 817'de Sicistan'da dogdu. Tam adi, Ebû Dâvûd Süleyman b. El-Es'as b. Ishak b. Besir b. Seddad b. Amr b. Imrân el-Ezdi es-Sicistâni'dir. Büyük dedelerinden Imrân, Siffin'de Hz. Ali'nin yaninda sehid düsmüstür. Oglu Ebû Bekr Abdullah da meshur bir muhaddistir.

İBNİ MACE/İslam Büyükleri

İBNİ MACE


Kutub-i Sitte'den kabul edilen "es-Sünen" isimli eserin müellifi. Hicri üçüncü yüzyilin önde gelen hadis hafizlarindandir. Ismi; Ebû Abdullah Muhammed b. Yezid b. Mâce el-Kazvim, Mevla Rabîa.
Ibn Mâce adiyla meshur olan müellifin adinin menseî ihtilaflidir. Bir rivayete göre Mâce dedesinin ismidir. Tercih edilen görüse göre Mâce babasinin ismidir. Kelime farsça kökenlidir. Firûzâbâdî Kamusunda Mâce'nin babasina ait bir lakap oldugunu söylemistir.

İmam BUHÂRİ/İslam Büyükleri

İmam BUHÂRİ

(194-256/810-869)

Hadis bilginlerinin ileri gelenlerinden biri
Ebû Abdullah Muhammed b. Ismâil b. Ibrâhim b. el-Mugîre b. Berdizbeh el-Cûfî el-Buhârî.
Mugire b. Berdizbeh, Buhara Valisi Yemân el-Cûfi'nin araciligiyla müslüman olmustur. Bu nedenle Cûfi'ye nisbet edilmistir. Buhârî'nin babasi ve dedesi hakkinda pek bilgimiz yoktur.
Muhammed el-Buhârî, 13 sevvâl 194 h./21 Temmuz 810 tarihinde Cuma günü Buhara'da dogmustur. Bundan dolayi da Buhârî nisbetiyle anilmasina sebep olmustur. Buhârî, henüz bebek iken babasi vefat etmis, kardesi Ahmed'le birlikte yetim kalmistir. Annesinin terbiyesi altinda büyümüs, küçük yasta Kur'an'i ezberlemis ve Arapça ögrenmistir. Babasindan kalan servet onun hiç kimseye muhtaç olmadan ilim ögrenmesinde yararli oldu. On bir yasinda hadis ögrenmeye basladi. Onalti yasinda annesi ve kardesi Ahmed'le birlikte hacca gitti. Annesi ve kardesi Buhârâ'ya dönerken, kendisi ilim ögrenmek istegiyle Mekke'de kaldi. (210 h./825).

Nefs-i Merdiyye/Nefsin Halleri

Nefs-i Merdiyye



Râdıye mertebesinde bulunanların, bu mertebenin bütün füyûzâtından istifâde edebilmeleri için, Cenâb-ı Hakk'ın da onlardan razı olması îcâb eder. Yâni kulun Allah'tan razı olması yetmeyip, kâmil bir terakkî için Allah'ın da kulundan razı olması gerekir. Diğer bir ifâdeyle Hak'tan rızâmız, O'nun yüce rızâsına mazhar olabilecek bir kıvam ve güzellikte olmalıdır. Bu gerçekleştiği takdîrde "merdıyye" sıfatı Allah'a râcî olmasına rağmen, kulun bunu temîne medar olan amelleri bereketiyle bu makam kula da izafe edilmiştir. Buna göre râdıye, Allah'tan razı olanların; merdıyye ise Allah'ın da kendisinden razı olduğu kimselerin makamıdır.

Nefs-i Kâmile/Nefsin Halleri

Nefs-i Kâmile



Nefs-i kâmile, tezkiye neticesinde arınmış, saf, berrak, ulvî ve olgun nefstir. Bütün marifet sırlarının tahsîl edildiği ve ancak Cenâb-ı Hak tarafından vehbî olarak lütfedilen bir makamdır; Hak vergisidir, sırf çalışmakla elde edilmez. Kader sırrına mebnî, ilâhî bir ihsandır.

Nefs-i kâmileye erişenlere umumiyetle irşad hizmeti tevdî edildiğinden bu makama aynı zamanda "irşad makamı" da denilir. Cenâb-ı Hak, bu makâmdakilerin hâl ve davranışlarındaki mükemmellikle, insanları gafletten îkâz edici bir tesir halkeder. Böyle zâtlar, bir fâsık ile görüşseler, o fâsığın hâlini anlar, kalbî hastalıklarının ilâcını, hâl lisanıyla kendilerine bildirirler. Fâsık, eğer kalbi mühürlenmemişse insafa gelir ve pişmanlıkla gafletten uyanır.

Nefs-i Radıyye/Nefsin Halleri

Nefs-i Radıyye



Dâima Hakk'a yönelmek suretiyle Allah ile beraber olma şuuruna erişmiş, hikmetine ve hükmüne ram olarak Rabbinden razı ve hoşnud hâle gelmiş olan nefstir. Bu mertebeye yükselen kul, kendi irâdesinden vazgeçip Hakk'ın irâdesinde fânî olmuştur.

Nefs-i Mülhimme/Nefsin Halleri

Nefs-i Mülhimme



Nefs-i emmâreden pişmanlık duyarak levvâmeye yükselen mümin, bu merhalede de tevbe, istiğfar, günahlardan sakınmak, manevî irşada gönül vermek ve bâzı nefs mücâhedeleriyle mülheme mertebesine vâsıl olur.

Nefs-i Emmare/Nefsin Halleri

Nefs-i Emmare


Manevî terbiye ve tekâmül esnasında müşahede edilen nefsin hâl ve mertebeleri, meşhur tasnîfe göre yedi kısımda mütâlâa olunur:

A- Nefs-i Emmâre
Kulu, Rabbinden uzaklaştırarak kötülükleri işlemeye tahrîk eden en süflî durumdaki isyankâr nefstir. "Emmâre" çok emredici demektir. Bu sıfatı hâiz olan nefsin yegâne maksadı, hevâ ve heveslerini ölçüsüzce tatminden ibarettir. Şehvetin esîri, şeytanın avânesi olmuş; keyfine, zevkine, günâha düşkün olan nefstir.

Nefs-i Levvame/Nefsin Halleri

Nefs-i Levvame



Nefs-i emmâresini pişmanlıkla hesaba çekip, onun çirkin hâl ve hareketlerinden kurtulmak için gayret gösterenler, nefs-i levvâmeye doğru mesafe alırlar.
Böyle kimseler, nefs-i emmâredeki gibi "nasıl olsa Allah affeder" düşüncesiyle avunma gafletinden nisbeten arındıkları için, kendilerini tesellî edemezler. Bu sebeple de nefslerini kınar, pişmanlıkla tevbe-istiğfâr ederler. İlmiyle âmil olamadığı için pişmanlık duyanlarla, ilim ve irfan meclislerinde gözyaşı döküp tevbe-istiğfâr ettikten sonra yine aynı kötülüklere dönenler de bu sınıfa dâhildirler.

Kişinin Nefsini Tezkiyesi/Nefsin Halleri

Kişinin Nefsini Tezkiyesi


Bu hususta Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede şöyle buyurur:
"Nefse ve onu düzenleyene, sonra da ona hem kötülüğü hem de ondan sakınmayı ilham edene yemin olsun ki, nefsini tertemiz yapan kurtuluşa ermiş, onu (cehalet ve günahlar ile) mâsiyetlere gömen de ziyan etmiştir." (eş-Şems, 7-10)

Resulullah'ın Tezkiyesi/Nefsin Halleri

Resulullah'ın Tezkiyesi



Kur'ân-ı Kerîm'de Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-Efendimiz'in vazifeleri hakkında şöyle buyurulmaktadır: "(Ey insanlar!) Andolsun ki, kendi içinizden, size bir peygamber gönderdik. O, size âyetlerimizi okuyor, sizi tezkiye edip kötülüklerden arındırıyor, Kitâb'ı ve hikmeti tâlim edip bilmediklerinizi öğretiyor." (el-Bakara, 151)

Allah'ın tezkiyesi/Nefsin Halleri

Allah'ın tezkiyesi



Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede şöyle buyurur: "...Kendinizi (beğenip) temize çıkarmayın. O, fenalıktan sakınanın kim olduğunu çok iyi bilir." (en-Necm, 32) Merhum Elmalılı Hamdi Efendi bu âyet-i kerîmeyi şöyle tefsir eder: "Kendinizi günahsız, kusursuz ve tertemiz addederek övmeyin. Zîrâ farkında olmadığınız birçok kusurlarınız bulunabilir." Bu mevzuda müfessir Âlûsî de şöyle der:
"Bu âyetin, «- Bizim namazımız, orucumuz, haccımız var!» diyen bir topluluk hakkında indiği rivayet edilir. Ucub ve riya karışması endişesiyle kulun işlediği ibâdet ve hayırları gizli tutması daha makbuldür. Fakat böyle menfî bir niyet olmaksızın, teşvîk maksadıyla söylenmesinde bir beis yoktur." Diğer bir âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: "Kendilerini temize çıkaranlara bakmadın mı? Bilakis, Allah kimi dilerse onu temize çıkarır." (en Nisa, 49)

Nefsin Tezkiyesi/Nefsin Halleri

Nefsin Tezkiyesi



Tezkiye lügatte, temizlemek, arındırmak mânâlarının yanısıra, artırmak, geliştirmek, bereketlendirmek ve feyizlendirmek anlamını da ihtiva eder. Bu mânâ çerçevesinde tezkiye, esasen manevî eğitimin bütün seyrini ifâde eder.
Nefsi tezkiye; öncelikle onu küfür, cehalet, kötü hisler, yanlış îtikadlar, fena ahlâklardan temizlemektir. Yâni şer'-i şerife aykırı her türlü îtikâdî, ahlâkî ve amelî yanlışlıklardan arındırmaktır. Onu temizleyip kötülüklerden koruduktan sonra da, îmân, ilim, irfan, hikmet, hayırlı duygular, güzel huylar gibi takva hasletleriyle terbiye ve tezyîn ederek, onu rûhâniyetle doldurmaktır.

Nefsin Mahiyeti/Nefsin Halleri

Nefsin Mahiyeti



Cenâb-ı Hak, insan neslinin atası olan Âdem -aleyhisselâm- mahlûkâtın en mükerremi kılarak cennette yaratmıştır. Lâkin Hak Teâlâ Âdem ve nesline lütfettiği şeref ve itibârın îcâbı olarak, onun cennette bulunmasının sırf lütuf ile değil; istihkak netîcesinde, yâni bir bedel karşılığında mükâfat olarak gerçekleşmesini irâde buyurmuştur. Bu murâd-i ilâhinin gerçekleşmesi için de Âdem -aleyhisselâm-, malum zelleye dûçar olmuş ve bu zahirî sebeple vatan-ı aslîsi olan cennetten çıkarılıp bir imtihan âlemi olan dünyâya gönderilmiştir.

17.01.2011

Ahmed b. Hanbel

Ahmed b. Hanbel

(164/780 - 241/855)
Islâm'da dört büyük fikih mezhebin birisi olan Ahmed b. Hanbel 164/780 yilinda Bagdad'ta dogdu. 241/855'te yine orada vefat etti. Büyük babasi Hanbel Horasan bölgesinde bulunan Serahs Vilâyeti'nin valisi idi. Babasi Muhammed b. Hanbel de komutanlik görevi üstlenmis bir askerdi. Hanbel ailesi, Ahmed'in dogumuna yakin bir sirada Bagdad'a gelmis ve orada yerlesmisti.

MÂLIK B. ENES/İslam Büyükleri

MÂLIK B. ENES


Mâlik b. Enes b. Mâlik b. Ebi Âmir el-Asbahî. Mâliki Mezhebinin imami, Muhaddis ve mutlak müctehid.
Imam Mâlik, Medine'de dogmustur. Onun dogum tarihi hakkinda, Hicrî 90'dan 98'e kadar degisen farkli rivayetler vardir. Ancak, yayginlikla kabul edileni 93 (711-712) tarihinde dogmus oldugudur (Ömer Riza Kehhale, Mu'cemü'l-Müellifîn, Beyrut (t.y.), VIII, 168; ayrica bk. Suyutî, rezyinü'l-memalik, 7)..

MUHAMMED B. IDRÎS ES-SAFIÎ/İslam Büyükleri

MUHAMMED B. IDRÎS ES-SAFIÎ

(150-204 H.)

Safiî mezhebinin öncüsü ve müctehid imamlardan biri.
Hicrî 150/Miladî 767 yilinda Filistin'in Gazze sehrinde dogdu. Babasi Idris bir is için Gazze'ye gitmis, orada iken vefat etmisti. Dedelerinden biri olan Safiî Ibn es-Sâib'e nisbeten Safiî olarak bilinir. Soyu Abd-i Menâf'ta Hz. Peygamber'in soyuyla birlesir.

EBU HANIFE/İslam Büyükleri

EBU HANIFE


(80/150 - 700/767)

Imam Âzam (büyük Imam) lâkabiyla bilinen, Ebû Hanife künyesiyle meshur Numân b. Sâbit b. Zevta (Zûta) mutlak müctehid ve fikihta Hanefi mezhebinin imami.

Meşhur İlahi Sözleri 2

NOLDU BU GÖNLÜM
Noldu bu gönlüm Noldu bu gönlüm
Derdü gamınla doldu bu gönlüm
Yandı bu gönlüm Yandı bu gönlüm
Yanmada derman buldu bu gönlüm
Gerçiki yandı gerçeğe yandı
Rengine aşkın cümle boyandı
Kendinde buldu Kendinde buldu
Matlabını hoş buldu bu gönlüm
Bayramım imdi Bayramım imdi
Bayram ederler yar ile şimdi
Hamdu senalar Hamdu senalar
Yar ile bayram kıldı bu gönlüm

Meşhur İlahi Sözleri 1

ARAYU ARAYU

Arayu arayu bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzüm
Hak nasip eylese görsem yüzünü
Ya Muhammed canım arzular seni

Bir mübarek sefer olsada gitsem
Kabe yollarında kumlara bassam
Hak nasip eylese yüzünü görsem
Can Muhammed canım arzular seni

Allah'ın CC Sıfatları İle İlgili Hadisler

ALLAH'IN SIFATLARI
3456 - Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm aramızda ayağa kalkıp şu beş cümleyi söyledi:
Allah Teâla Hazretleri uyumaz, zaten O'na uyku da yakışmaz. Kıstı (tartıyı, rızkı) indirir ve kaldırır. Geceleyin yapılan amel, gündüzleyin yapılandan önce; gündüzleyin yapılan amel de geceleyin yapılan amelden önce Allah'a yükseltilir. O'nun hicâbı nurdur. Eğer o perdeyi açacak olsa, veçhinin sübuhâtı, basarının ihâta ettiği bütün mahlükatını yakardı."
Müslim, İmân 293 (179).
3457 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhisalâtu vesselam buyurdular ki: "Sizden biri kardeşiyle dövüşünce yüze vurmaktan sakınsın."
Buhari, Itk 20; Müslim, Birr, 112, (2612).
Müslim'in rivayetinde şu ziyade var: "...zira Allah Adem'i kendi sûretinde yaratmıştır."
3458 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm şu duayı çok yapardı:
"Ey kalbleri çeviren Allahım! Kalbimi dinin üzerine sâbit kıl!" Ben (bir gün kendisine):
"Ey Allah'ın resûlü! Biz sana ve senin getirdiklerine inandık. Sen bizim hakkımızda korkuyor musun?" dedim. Bana şöyle cevap verdi: "Evet! Kalpler, Rahmân'ın iki parmağı arasındadır. Onları istediği gibi çevirir."
Tirmizi, Kader 7, (2141).
3459 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'ı şu âyetleri okurken işittim. (Meâlen): Hiç şüphesiz Allah size emânetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür" (Nisa 58). Bu sırada Resülullah aleyhissalâtu vesselam'ın baş parmağını kulağına, onu takib eden (şahâdet) parmağını da gözünün üzerine koyduğunu gördüm.''
Ebu Dâvud, Sünnet 19, (4728).

Allah İle İlgili Hadisler

ALLAH KORKUSUYLA AĞLAMAK
7242 - Abdullah İbnu'z-Zübeyr radıyallahu anhüma'nın anlattığına göre, "Kendilerinin müslümanlığı kabul etmeleri ile, Allah'ın onları azarladığına dair (şu) ayetin inmesi arasında dört yıldan fazla zaman olmamıştır."
"Onlar, daha önce kendilerıne kitap verilen ve zaman geçtikçe kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdi" (Hadid 16).
7243 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Çok gülmeyin, çünkü çok gülmek kalbi öldürür."
7244 - Berâ radıyallahu anh anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte bir cenazede beraberdik. Aleyhissalâtu vesselâm kabrin kenarına oturup ağladılar, öyle ki (göz yaşlarıyla) toprak ıslandı. Sonra da: "Ey kardeşlerim İşte (başımıza gelecek) bu aynı (ölüm hadisesi) için iyi hazırlanın" buyurdular."
7245 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam buyurdular ki: "Sinek başı kadar bile olsa, gözünden Allah korkusuyla yaş çıkan ve bu yaşı yanak yumrusuna değecek kadar akan hiçbir mü'min kul yoktur ki, Allah onu (ebedi) ateşe haram etmesin!"
7246 - Hz. Muaviye İbnu Ebi Süfyan radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Ameller kap(ta bulunan madde) gibidir. En aşağısı (yani dipteki kısım) güzelse en yukarısı (yani üst kısmı) da güzel olur; en aşağısı bozulursa en üstü de bozulur."
7247 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Eğer kişi namazını herkesin gözü önünde kılınca (edebine uygun kılar) güzel yapar, tek başına kimsenin görmediği durumda kılınca da (edebine uygun kılar) güzel yaparsa, Allah Teâla hazretleri (onun ibadetinden memnun kalır ve:) "Bu (kulluğunu riyasız yapan) gerçek bir kulumdur" der."
7248 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "(Ey mü'minler! Amel ve ibadetlerinizi) itidal üzere yapın, ifrattan kaçının. Zira sizden hiç kimseyi (ateşten) ameli kurtaracak değildir."
Sahabiler: "Seni de mi amelin kurtarmaz, ey Allah'ın Resülü!" dediler. Aleyhissalatu vesselâm: "Beni de, buyurdular. Eğer Allah kendi katından bir rahmet ve fazl ile benim günahlarımı bağışlamazsa beni de amelim kurtarmaz!" buyurdular."

Ticaret ile İlgili Hadisler

KAZANCA TEŞVİK
6618 - Mikdam İbnu Ma'dikerb ez-Zübeydi radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kişi elinin emeğiyle kazandığından daha temiz bir kazanç elde etmemiştir. Kişinin nefsine, ailesine, çocuğuna ve hizmetçisine harcadığı sadakadır."

Alem ile İlgili Hadisler

ÂLEMİN YARATILIŞI
1656 - İmran İbnu Husayn (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Mescidde, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın huzuruna girmiştim. (O sırada) Benî Temim kabilesinden bir grup insan geldi. Onlara:
"Ey Benî Temim, size müjde olsun!" diyerek söze başlamıştı. Onlar hemen:
"Bize müjde verdin. Öyle ise (beytü'l-mâlden) iki kere bağış yap!" diye talepde bulundular. Onların bu cevabı karşısında Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yüzünden rengi attı. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'ın huzuruna (Hayber'in fethi sırasında) Yemen halkından bir grup (Eş'ârî) girmişti. Onlara:
"Ey Yemenliler! Benî Temim'in kabul etmediği müjdeyi siz bari kabul edin!" dedi. Onlar:
"Kabul ettik ey Allah'ın Resûlü!" dediler ve arkadan ilâve ettiler:
"Biz dinimizi öğrenmeye ve bu (yaratılış) işinin başı ne idi, onu senden sormaya geldik!" dediler. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), mahlükatın ve Arş'ın başlangıcını anlatmaya başladı:
"Bidayette Allah vardı, O'ndan önce başka bir şey yoktu. O'nun Arş'ı suyun üzerinde bulunuyordu. Sonra gökleri ve yeri yarattı. Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her şeyi yazdı."

Af ve Mağfiret ilgili Hadisler

AF VE MAĞFİRET
4111 - Ebu Eyyub radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâla hazretleri sizi helak eder ve yerinize, günah işleyecek (fakat tevbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı."
Müslim, Tevbe, 9, (2748); Tirmizi, Da'avat 105, (3533).

ALÇAK GÖNÜLLÜ OLMA

ALÇAK GÖNÜLLÜ OLMA
7234 - İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri buyurdular ki: "Büyüklük benim ridamdır, azamet de benim izarımdır. Kim, bunlardan birinde benimle iddialaşmaya kalkarsa, onu cehenıneme atarım."

Abdest İle İlgili Hadisler

ABDESTİN FAZİLETLERİ

3551 - Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Allah'ın hataları silmeye ve dereceleri yükseltmeye vesile kıldığı şeyleri size söylemiyeyim mi?''
"Evet ey Allah'ın Resülü, söyleyin!'' dediler. Bunun üzerine saydı:
"Zahmetine rağmen abdesti tam almak. Mescide çok adım atmak. (Bir namazdan sonra diğer) Namazı beklemek. İşte bu ribâttır, işte bu ribâttır. İşte bu ribâttır."
Müslim, Tahâret 41, (251); Muvatta, Sefer 55, (1,161); Tirmizi, Tahâret 39, (52); Nesâi, Tahâret 106.

Safahat (M. Akif Ersoy)

Safahat
(M. Akif Ersoy)
Kitabın Adı : Safahat
Kitabın Yazarı : Mehmet Akif Ersoy
Kitabın yayın evi : İnkılap Kitabevi, 1999
Kitabın Özeti
Mehmet Akif, hem bir şair, hem bir yazar; hem de hatiptir.Bir taraftan Sırat-ı Müstakim ve Sebilü’r-Reşad’daki makaleleri, şiirleri, çevirileriyle, diğer taraftan vaazlarıyla halkı toparlanmaya ve düşmana karşı birlik olmaya çağırmıştır.

Yöneticinizi Siz Yönetin (Prof. William P. Anthony)

Yöneticinizi Siz Yönetin
(Prof. William P. Anthony)
KİTABIN ADI : Yöneticinizi Siz Yönetin
KİTABIN YAZARI : Prof.Wiliam P.ANTHONY
BASIM TARİHİ : Mart 1996
KİTABIN YAYIM MAKSADI
Yönetim kademeleri arasındaki iletişim bozukluğu veya noksanlığı, şirketlerdeki verim kaybının sebeplerinden biridir. Gerek astlarınızla, gerekse üstlerinizle kuracağınız daha etkin bir iletişimin şirketinize neler kazandıracağına dair bilgiler bu kitapta ifade edilmiştir.

Savaşçı (Doğan Cüceloğlu)

Savaşçı
(Doğan Cüceloğlu)
KİTABIN ADI : SAVAŞCI
KİTABIN YAZARI : DOĞAN CÜCELOĞLU
YAYIN EVİ VE ADRESİ : SİSTEM YAYINCILIK
BASIM YILI : KASIM 1999
KİTABIN KONUSU
Psikoloji alanında tanınmış bir öğretim görevlisi olan yazarın, bir öğretmen olan Arif Beyin iç çatışmalarına psikolojik yöntemlerle çözüm bulma çabalarını konu alan, çoğunlukla söyleşi şeklinde yazılmış bir kitaptır.

12.01.2011

Güzel Gifler

Hareketli Güller



 

Kalbinizin Sesini Dinleyin

Kalbinizin Sesini Dinleyin


Bu öykü; çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atlan terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğlunun öyküsüdür. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği ko¬nusunda bir kompozisyon yazmasını ister hocası.

Teddyden Üç Mektup

Teddyden Üç Mektup


Teddy Stallard okula karşı ilgisiz, saçları hiçbir zaman taranma¬yan, giysileri her zaman buruşuk, boş ve ifadesiz bakışlı, Ölü yüzlü "kö¬tü" öğrencilerinden biriydi. Bayan Thompson Teddy'yle konuştuğu za¬man, aldığı yanıtlar hep tek heceli olurdu. Hiçbir çekici özelliği olma¬yan, moti-vasyonu sıfır, mesafeli bir çocuk olduğu için de sevilmezdi.

Bir Öğretmenin Sıfırdan Zirveye Başarı Öyküsü

Bir Öğretmenin Sıfırdan Zirveye Başarı Öyküsü


Cumhur Atış, 11 yaşında babasını kaybetti, simitçiliğe başladı. Liseyi ve üniversiteyi binbir zorlukla bitirdi, öğretmen oldu. Özel okul¬larda çalıştı. Bir grup arkadaşıyla dershane işine girdi. Bugün 10 ders¬hanesi, 4 okulu var. Okullarında 6 bin 200 çocuk okuyor. Simit sattığı günlerden kalan boyun fıtığı ağrısını 'mutlu bir hatıra' gibi taşıyor yanımda...

Azmin Zaferi

Azmin Zaferi


Gece çalışarak işçi emeklisi gündüz okuyarak doktor oldu.


28 yaşında gittiği ortaokul ve liseyi birincilikle bitirip 36 yaşın¬da tıp fakültesini kazandı. Gece işçi olarak çalışıp, gündüz okuyarak fa¬külteden hem emekli, hem mezun oldu. Cen-giz Doğan 14 yıldır dok¬torluk yapıyor.

Köyde Büyüyen Bir Çocuk

Köyde Büyüyen Bir Çocuk


'Başarı Öyküsü' dendiği zaman genel olarak sıfırdan başlayıp zengin olan insanlann öyküleri akla gelir. Yazılı ve görsel iletişim araç¬larında da 'basan öyküleri' kazanılan servetlerin öyküleridir. İçinde bu¬lunduğu güç koşullan yenip de kendine yaşamda yol açan insanların öyküleri 'Örnek yaşam öyküsü' sayılmaz ya da topluma aktarılacak önemde bulunmaz. Oysa, en önemli basan öyküleri onlardır.

MEDİNE DEVRİ

MEDİNE DEVRİ
(M.622 - İslamın 13. Yılı - Hicri-1 )
Peygamberimiz Aleyhisselâmın Medine'ye hicretiyle, ilahî vazifeyi ifa etmekteki 13 senelik Mekke devri sona ermiş, 10 yıllık Medine devri başlamış oldu. Hicretin İslâm ve dünya tarihindeki yeri çok mühim olduğundan, yapılışından 17 yıl sonra takvim başlangıcı olarak kabul edildi. Böylece Medine devriyle, aynı zamanda hicret yılı da başlamış oldu. Peygamberimiz Aleyhisselâm hicretinde 53 yaşında bulunuyordu. Bu 53 sene, Fil yılından Hicret'e kadar geçen zamanı da gösteriyordu. Peygamberimiz Aleyhisselâmın gelişiyle o zamana kadar Yesrib diye anılan bu şehir, Medine (Medinetünnebî = Peygamberin Şehri) olarak isim değiştirdi.

Hendek Savaşı(M. 627- H.6)

Hendek Savaşı(M. 627- H.6)
Medine'den sürülen Kaynuka ve Nadir Oğulları Yahudileri, İslama karşı olan kinlerini arttırmışlar, öc almak hevesine kapılmışlardı. Bunun için sığındıkları yerlerde hazırlıklar yaptılar. Mekke'ye giderek Kureyşlilerle beraber Islama karşı anlaştılar. İslâm düşmanlığını körüklemek için puta tapmanın Allahü Teâlâ'ya ibadet etmekten üstün olduğu sapıklığını bile söylemekten çekinmediler. Kendileri kitap sahibi olduklarını bilip putperestliğe karşı durdukları halde, İslâm düşmanlığı için böyle alçaklığa düştüler.. Müslümanlarla savaş için kâfirlere büyük yardım ve vaadde bulundular.

Uhud Savaşı

Uhud Savaşı
Kureyş kâfirleri Bedir hezimetinden sonra, öc almak için bir yıl hazırlık yaptılar. Mekke'nin idarecisi de Ebû Süfyan olmuştu. Medine'yi basmak, müminlerden intikamlarını almak düşüncesiyle 3000 kişilik bir ordu hazırladılar. Orduda 700 zırhlı, 200 atlı ile 3000 deve bulunuyordu. Orduya, yakınlarının öcünün alınması için askerleri gayretlendirmek maksadıyla bazı Kureyş kadınları da katılmıştı. Ayrıca düşük ahlâklı kadınlar ile çalgı ve içki âlemeri ile ordunun rezilliği arttırılmıştı. Kısaca kâfirlerin gayretini arttırmak için her türlü çare düşünülmüştü. Ebû Süfyan'ın karısı Hind gibi kadınlar da, askerlerinin Bedir'deki gibi kaçmalarını önlemek için orduya katılmışlardı. Katılmalarını istemeyenlere karşı da bu fikirlerini açıkça söylüyorlardı.

Bedir Savaşı

Bedir Savaşı
Bedir Savaşı, İslâm'ın gelişinin 15'inci, hicretin ikinci, miladın 624'üncü yılında Medine'ye 80 millik mesafedeki Bedir köyünde meydana geldi. Kâfirlere karşı korunmak ve Allahü Teâlâ'nın dinini yaymak için verilen savaş izninden sonra yapılan ilk gazâ olan Bedir'in; tarihteki yeri çok büyük ve mühimdir.

İlk Vahiy

İlk Vahiy...Peygamberlik ve İslam Dininin Gelişi (M.610)
Bütün insanlık kara bir cehalet, akla hayale gelmez sapıklıklar içinde yüzüyordu. Akıl sahipleri ve tevhid inancı içinde olan çok az bir gurup insan, âlemi aydınlatacak hakikat güneşinin yakında doğacağını anlıyorlar, söylüyorlar ve dört gözle bekliyorlardı. Mekke'de bulunan tevhid inancına sahib Hanifler de, Hıra Dağı, (diğer adılya Nur Dağı)'ndaki özel yerlerine, mağaralara çekilip Allahü Teâlâ'ya ibadet ile uğraşıyorlardı.

11.01.2011

Peygamberimiz (A.S) Dünyaya Geliyor

Peygamberimiz (A.S) Dünyaya Geliyor
(17 Nisan 571-12 Rebiulevvel)
Fil Vak'ası, milâdî 571 senesinde meydana gelmiş, o sene de "Fil Yılı" adıyla Araplar arasında bir çeşit tarih başlangıcı sayılmıştı. İşte bu hâdiseden 52 gün sonra, Nisan ayının 17'nci, Rebîulevvel ayınım 12'nci Pazartesi gecesi sabah olurken Mekke'de Haşim Oğulları mahallesinde, âlemlere rahmet olan iki cihan güneşi, son peygamber Muhammed Mustafa Aleyhisselâm, tek bir inci gibi dünyaya geldi. O sabah âlem başka bir âlem oldu, bütün cihan nur ile doldu, kâinat muradına erdi.

Mekke Şehri ve Yüce Kâbe

Mekke Şehri ve Yüce Kâbe

İslâm Tarihinde mukaddes Mekke şehri ve içerisinde bulunan Mescid-i Haram ve onun içinde yüce Kâbe büyük ve önemli bir yer tutar. Çünkü bu şehirde birçok peygamberin vazife yapması, Kabe'nin, müslümanların kıblesi olması, İslamda hac ve tavaf ibadetlerinin bu şehire tahsis edilmesi, daimi olarak Mekkeye, dinî bir merkez vasfı kazandırmıştır. Her taraftan gelen hacıların, ziyaretçilerin kestikleri kurbanlar, yaptıkları alış-verişlerle mühim bir ticaret merkezi olan Mekke, Kâbe ile de manevî merkez sıfatını hiç kaybetmemiştir.

İslamdan Önce İnsanlığın Hali

İslamdan Önce İnsanlığın Hali

    Peygamberimiz Aleyhisselâm İslâm Dinini insanlara bildirmek vazifesiyle gelmezden önce, insanlık âlemi iki büyük devletin tesiri altında yaşıyordu. Bunlar Peygamberimizin memleketi olan Arapistan Yarımadasına komşu bulunan Bizans ve İran Devletleri idi. Yine insanların inandıkları, yolunda gittikleri dinler arasında Hıristiyanlık, Musevîlik mecusîlik ve putperestlik hüküm sürüyordu. Fakat Bizanslıların, Romalıların inandıkları din olan Hıristiyanlık, İncil'in eski devirlerden beri değiştirilip aslından uzaklaşılmasıyla İsa Aleyhisselâmın getirdiği şeriatla büyük ölçüde ilgisini kesmişti. Üstelik Roma medeniyetinin putperestliği, kötü ahlâkı, her türlü perişanlığı da dinî inançlara karıştırılmış, iş çığırından çıkmıştı. Papazların şahsî düşüncelerine göre, din hükümleri çıkarttıkları, para ile Cennet sattıkları, günahkârları afvetme gibi hayâllere daldıkları Hıristiyanlığın bir de üçlü ilâh sapıklığına bulaşmasıyla da hak dinle uzaktan yakından hiç ilgisi kalmamıştı.

10.01.2011

Motivasyon Mucizesi

Motivasyon Mucizesi
(Ulaş Kaplan)
KİTABIN ADI : Motivasyon Mucizesi
KİTABIN YAZARI : Ulaş KAPLAN
YAYIN EVİ VE ADRESİ : Sistem Yayıncılık Tünel
BASIM TARİHİ : Ekim 1998
KİTABIN YAYIM MAKSADI
Başarı ve mutluluğun eylem kılavuzu
KİTABIN BÖLÜM BÖLÜM ÖZETİ
1. BÖLÜM KENDİNİZE İNANMAK
Motivasyon başarılı bir yaşamın anahtarıdır. Yaşamda başarılı olmak için,öncelikle ne yapacağımızı bilmemizi sağlayacak bilgeliğe nasıl yapacağımızın bilgisine ve bunu gerçekleştirmek için de iç motivasyona ihtiyacımız vardır. İçten motive olan kişi düşünceyi eyleme dönüştürür, hedeflerini belirler ve onlara ulaşmak için harekete geçer.
Kişinin motive olabilmesi için öncelikle kendine güvenmesi şarttır. Kendimize biz inanırsak başkaları da inanır ve güvenir. Kendine inanmak; özgüvenin dingin ve huzurlu bir aklın anahtarıdır.

Pembe İncili Kaftan (Ömer Seyfettin)

Pembe İncili Kaftan
(Ömer Seyfettin)
Kitabın adı : Pembe İncili Kaftan
Kitabın Yazarı : Ömer Seyfettin
KİTABIN ANA FİKRİ
İnsan, yaptığı fedakarlık büyük veya küçük olsun hiçbir zaman övünmemelidir.

Sefiller (Victor Hugo)

Sefiller
(Victor Hugo)
Özet
Jan Valjean, yoksul bir köylüdür, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı –yalnızca- bir somun ekmekten dolayı kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma teşebbüsünde bulunduğundan cezası katlanmış ve on dokuz senelik hapisten sonra inançlarını yitirmiş, topluma öfke ve kin duyarak tahliye olmuştur. Sefil bir halde geldiği “D” kasabasında, kasabanın piskoposundan gördüğü iyilikle aydınlanır ruhu.

Güdülenmenin Mucizesi (George Shinn)

Güdülenmenin Mucizesi
(George Shinn)
Kitabın Adı : Güdülenmenin Mucizesi
Kitabın Yazarı : George SHINN
Yayınevi ve Adresi : Sistem Yayıncılık, İstanbul
Basım Yılı : 1996
KİTABIN ÖZETİ
Güdülenme, amaçların gerçekleştirilmesinin anahtarıdır. Yaşamımızı geliştirmek için amaçları belirleyip, eyleme geçirmeliyiz. Kendimiz olmaktan gurur duymalıyız.
Yazara göre güdülenmenin iki farklı türü vardır: İçten güdülenme ve dıştan güdülenme. İçten güdülenme, kişinin kendi kendini güdülemesidir. Dıştan güdülenme ise deneysel psikolojide sık sık ölçülen bir kavramdır, labirentteki farelerle yapılan deneyler, karşılıklı ilişkiler gibi…
Yaşamda başarılı olmak için güdülenmeye gereksinimimiz vardır. İçten güdülenmenin iki aşaması olduğuna inanmak gerekir. Birincisi zihinsel, ikincisi ise fiziksel güdülenmedir. Kişiler başarılı olmak için içten güdülenerek harekete geçmelidir. İnsan aklıyla kavrayabileceği her

Zihinsen Antrenman (Richart M. Suinn)

Zihinsen Antrenman
(Richart M. Suinn)
KİTABIN ADI : Zihinsel Antrenman
KİTABIN YAZARI : Rıchartd M.SUİNN
BASIM TARİHİ : Ocak 1996
KİTABIN ÖZETİ
Spor Psikolojisi
Spor psikolojisinin son yıllardaki gelişimi verimin zihinsel boyutlarına ilişkin bilgilerimizi artırmıştır. Spor dalı ne olursa olsun zihinin ten üzerinde çok büyük etkisi bulunmaktadır. Karşıtınız sizin yoğunlaşmanızı engellemeyi başardığında karşıtınız sizi psikolojik olarak bitirecektir. Eğer kendinizi denetlemeyi ve yoğunlaşmayı öğrenirseniz karşıtlarınızın psikolojik olarak sizi yenebilme uğraşlarını da önleyebilirsiniz.
Psikolojik antrenman; gevşeme (Özekleme) devinim tasarımı, stresin düzenlenmesi, yoğunlaşma, kendilik düzenlenmesi, olumlu düşünme ve erke denetimini kapsamaktadır.

Suç ve Ceza (F. M. Dostoyevski)

Suç ve Ceza
(F. M. Dostoyevski)
Konu
Romanın konusu çağdaş Rusya dir. Kahraman çağdaştır, o yılların bütün acılarını, yaralarını içinde taşıyan genç bir öğrencidir Raskalnikov fakir ve iyi niyetli bir üniversite öğrencisidir. Maddi imkansızlıklar sonucu eğitimi bırakmak zorunda kalmış, kirasını bile doğru dürüst ödeyemediği pis ve köhne bir odada yaşamaya mecbur olmuştur. Maddi olarak çok sıkıştığı anlarda, para edebilecek eşyalarını rehin bıraktığı faizci bir yaşlı kadın vardır. Kadın kötüdür, kadın faizcidir, kadın, insanların zor durumda kalmalarından yararlanan bir insandır.Tabii bu fikirler Raskalnikov’u suça iten bahanelerdir…

Leonardo da Vinci Gibi Düşünmek

KİTABIN ADI : Leonardo da Vinci Gibi Düşünmek
KİTABIN YAZARI : Mıchael J.GELB
KİTABI ÇEVİREN : Tuncer BÜYÜKONAT
YAYINEVİ : Beyaz Yayınları
BASIM TARİHİ : Temmuz 1999
KİTABIN YAYIM MAKSADI
Çağımız insanlarının Rönesans erkekleri ve kadınları olabilmeleri için, yani kişisel ve profesyonel olarak nasıl daha yaratıcı ve dengeli olabilecekleri hakkında geliştirilmiş DA VINCI egzersizlerini anlatmak maksadı ile yayınlanmıştır.

7.01.2011

Dünyadan Camiler

Dünyadan Camiler




Doğadan Duvar Kağıtları

Doğadan Duvar Kağıtları



Doğadan Harikalar

Doğadan Harikalar





HARİKA DUVAR KAĞITLARI

HARİKA DUVAR KAĞITLARI


Gösterişli Böcekler

Gösterişli Böcekler


Güzel Sözler

1. Sevgi her zaman oluşturur,korku ise daima yıkıcıdır.     EMMET FOX
2. Size güzel gelen çiçekler hangisiyse ondan alın.      STEVE CHANDLER

Dünyanın En Yüksek Binaları

Dünyanın En Yüksek Binaları



Çiçek Resimleri

Çiçek Resimleri

Çanakkale Kahramanları



Sevimli Yavru Köpekler

 SEVİMLİ YAVRU KÖPEKLER



Eşekle Karga

Eşekle karga uçakta seyahat ediyormuş.