31.12.2010

DÜSÜNMEK

DÜSÜNMEK
Mantik dilinde düsünmek,suur ile esya arasinda münasebet kurmaktir. Aynada görünen hayal gibi esya ve olaylarin suurda tasavvur halinde tekrarlanmasidir Dis dünyanin iç alemimizde bir nevi devamidir; veyahut sebeplerle sonuçlar arasinda münasebet kurmaktır Nazariye yapan mantik, düsünmeyi böyle tarif ediyor. Lakin insanin gerçegini anlatan psikoloji, olaylarin böyIe cereyan etmedigini ortaya koymaktadir. Düsünmeden evvel hissediyoruz dis dünyadan tesirler aliyoruz. Bu tesirler, bizim menfaatlerimize zevklerimize ve isteklerimize cevap oluyorlar. Bize faydali bir zevk sunan görüslere hakikat elbisesi giydiriyoruz. Menfaatlerimizle zevklerimize aykri fikirleri hata olarak itham ediyoruz. Önce hayati bir agaçtan ibaret varligimizdan fiskiran iştihalar, türlu emeller ve parlak hayallerle süslenmis olarak suurumuzda hakimiyetlerini ilan ediyorlar. Sonra onlarin bütün varligimiza saldigi istekler, dis dünyaya çevriliyor ve kendi hesaplarina hakikat avciligi yapiyorlar. Kendilerine uygun fikirlere hakikat damgasini basiyor, aykırı görüsleri hakikat disi yapiyorlar. Böylece bir fikrin hakikat olusu, her kes için müsterek ve kendi kendisinin ayni olan bir realitenin degil bizim istek ve istihalarimizin emriyledir. Insanligin düsüncesin hakim olan hakikat ölçüsü, insanin kendi hayati menfaatleri,şahsi hesaplari ve istekleridir; zevkleri veya alışkanlıklarıdır.Insan, kendinin olan bu ölçüleri fikirlere tatbik ediyor ve bu ölçülerin fikirlerin doğruluğunu araştırıyor; hükmünü onlarla veriyor. Ondan sonra kendi verdigi bu hükme uygun, onu destekleyici sebepleri etrafinda topluyor.
Pesin vemis oldugu hükmünü onlarla halki ve mesru gösteriyor. Görülüyor ki, düsünmek, kendimizi esyaya degil, esyayi kendimize uydurmaktir.Suurumuzu olaylara irca etmekten uzak, olaylari hep kendi istihalarimizla isteklerimizin emrine vermektir. Bu sebepten kendimizden müstakil olan bir realiteyi tanimiyoruz. Mahiyeti bizi ilgilendirmeyen bir realiteden kendimize dogru bir takim basamaklar siraliyoruz. Böylece kendimize uydurulan esya ve olaylar, kendi zevklerimize, istihalarimiza ve kendi menfaatlerimize göre hükümler giyiyor.
Dünyamizi hakikatin degi1 istihalarimizin gözü ile görüyoruz. Bu zavalli dünya herkes için baska dünyadir. Karinca için büyük, günese göre küçüktür. Bahtiyarlar için güzel, bedbahtlar için kötüdür. Bir tüccar çok kazanmayi muvaffakiyet ve fazilet sayabilir, fukaranin gözünde ise bu istek, kötu bir istihadir.
Düsüncelerimizde birer isim hesabina dögüsen çocuklardan farkli degiliz. Insanlar arasinda yeni yeni ihtiras kivilcimlari serperek ayriliklari artiranlar, insanligin gerçek düsmanlaridir.Ihtiraslarin sahasindaki bütün dögüsmeler, bütün ayriliklar bizi hakikatten uzaklastirrnaktadir. Çünkü ihtiraslarin hepsi hakikatlerden uzaklastiricidir. Ölçülerimizin hepsi izafidir.Hakikati nerede arayalim? Fikirlerirnizin dogrulugu hususunda kullandigimiz ölçünün darligi, görüsümüzün darligini dogurur. Ölçünün genisligi nisbetinde hakikate yaklasiyoruz. Hayatî menfaat ve istihalarimiz, fert olan varligimizin dar sinirlari içerisinde kaldigindan daima hakikatten uzaklastirir. Bizi baskalarina dogru götüren duygular, ferdiyetimizden siyirarak daha genis ufuklara götördüklerinden hakikate 0 nisbette yaklastiricidirlar. Kullandigimiz hakikat ölçüsü genisledikçe hakikate 0 kadar yaklasiriz. Bu ölçü, sonsuzluk olunca mutlak hakikate temas ederiz.Istek ve istihalariyle ferdi duygularindan ve her türlü menfaatler sisteminden kendini kurtararak sonsuzlugun ilhami ile düsünen insan, mutlak hakikatlere ulasmistir. Zira hakikat sonsuzlugun emridir. Bu emri alabilmek için, önce zevklerimizle istihalarimizdan siyrilmamiz lazimdir.Sonra da sahsi menfaatlerimizden uzaklasmaliyiz. daha sonra zümre menfaatlerini reddedebilmeli, zümrelerin ve partilerin disinda yasamasini bilmeliyiz. En sonra, ulvi olsalar bile benligimize tahakküm eden bütün hislerden zafer duygularindan, muvaffakiyet gururlarindan, nefsimize itimatlardan kurtulup havalanarak bir uçusta sonsuzlugun bölgesine siginabilmeliyiz. Genç neslin fikir terbiyesini yapanlar, onlari bu gururlariyla hoyratlastirmak, bos bir gayrettir.Bizden çikip hakikatin arasinda pek çok bir perdeler gerilidir.Bizden çikip hakikate varmak için, bu perdelerin birer birer delinmesi lazimdir. Hakikati bizden saklayan ve birbirimize yabanci hatta düsman yapan bu perdelerin bir kismi nefsimize ait istihalardir, bir kismi aliskanliklarla telkinlerin eseridir, bir kismida ançak ibadetin dagitabilecegi gafletlerdir.
Sonu olan bu alemde sonsuzlugun yolcusu olan insan, arzimizin bu yalniz yolcusu, burada bir muamma olan hayatina bir hikmet, kendine dost , düsüncesine destek bulabilmek için sonsuzluga dayanarak düsünmekle anlasiliyorlar.
Nurettin Topcu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder